Dünya siyasetine ‘suikast’ dizaynı | NEDEN ÖLDÜRÜLDÜLER?
Dünya siyasetinde iz bırakan birçok lider, görevdeyken uğradıkları suikastlarla hayatlarını kaybetti. ABD Başkanı John F. Kennedy, Suudi Arabistan Kralı Faysal, Mısır Cumhurbaşkanı Enver Sedat, Hindistan Başbakanı İndira Gandhi, İsrail Başbakanı İzak Rabin ve Pakistan’ın ilk kadın başbakanı Benazir Butto gibi isimler, ülkelerinde reformlar yapmak, barışı sağlamak veya yerleşik düzene karşı durmak isterken hedef oldular. Gazeteci Zeki Gümüş, bu liderlerin ortak özelliğinin, küresel çıkar odaklarına karşı durmaları olduğunu belirterek, “Müesses nizama çomak sokan herkes bir şekilde bedel ödüyor,” değerlendirmesinde bulundu. Bu dikkat çeken açıklamalar, suikastların arkasındaki güçlere dair tartışmaları yeniden gündeme taşıdı.
John F. Kennedy: ABD’nin 35. Başkanı John F. Kennedy, 22 Kasım 1963’te Dallas’ta uğradığı suikast sonucu hayatını kaybetti. Suikastın faili olarak yakalanan Lee Harvey Oswald ise gözaltındayken Jack Ruby tarafından öldürüldü.
Kral Faysal: 1964’ten suikasta uğradığı 25 Mart 1975’e kadar Suudi Arabistan’da krallık yapan Faysal bin Abdülaziz, ülkede bir dizi reformu hayata geçirdi. Televizyonların kurulmasını, kız okullarının açılmasını sağladı. Kral Faysal, sarayında yeğeni Faysal bin Musad tarafından vurularak öldürüldü.
Enver Sedat: Mısır Cumhurbaşkanı Sedat, 6 Ekim 1981’de, 6 Ekim Savaşı’nın (Yom Kippur) 8. yılı kutlamalarında düzenlenen resmî geçit töreninde, sonradan İslami Cihad Hareketi mensubu oldukları açıklanan Mısır ordusu subayları Halid el-İslambuli ve arkadaşlarınca kurşunlanarak öldürüldü.
İndira Gandi: Hindistan’ın ilk ve tek kadın başbakanı olan İndira Gandi, Sihler’e ait "Altın Tapınak"a yapılan askerî baskının emrini verdiği gerekçesiyle, 2 Sih korumasınca 31 Ekim 1984’te vurularak hayatını kaybetti.
İzak Rabin: Rabin, iki devletli çözüm girişimi için Filistin Kurtuluş Örgütü ile İsrail arasında 13 Eylül 1993’te imzalanan Oslo Anlaşması’na imza atan isim oldu. Aynı zamanda eski İşçi Partisi lideri olan Rabin, 4 Kasım 1995’te Tel Aviv’de katıldığı mitingin ardından İsrailli "aşırı sağcı" Yigal Amir tarafından silahla vurularak öldürüldü.
Benazir Butto: 1988’de “Pakistan’ı ve Müslüman bir ülkeyi yöneten ilk kadın” olarak tarihe geçti. Ülkede düzenlenen 2008 seçimlerine katılmak için Ekim 2007’de Pakistan’a dönen Butto, 27 Aralık 2007’de silahlı bir intihar bombacısının önce ateş etmesi, ardından üzerindeki düzeneği patlatması sonucu hayatını kaybetti.
Gazeteci Zeki Gümüş, konuyla ilgili şu ifadeleri kullandı:
“Bu liderlerin ortak bir özelliği var. Nedir? Ortak özellikleri; bazı odaklara, düzene, kurulu tezgâhlara çomak sokmaları. Çok basit örneklerle açıklayayım. Mesela Kennedy, aslında Amerikan müesses nizamına karşı bir savaş başlatmıştı ve birçok meseleyi daha barışçıl yollarla çözmeye çalışıyordu. Sonuç? Hemen suikasta uğradı ve öldürüldü.
Kral Faysal, Orta Doğu’da birçok şeyi değiştirmeye çalışıyordu. Gerçekten Orta Doğu’nun kalkınması ve istikrara kavuşması için çaba gösteren bir liderdi. Ancak yerine geçecek kişiyle anlaşma sağlandıktan sonra, sarayda yeğeni tarafından öldürüldü. Ondan sonra gelen isimlerin etkili olduğunu düşünmüyorum.
Enver Sedat da aynı şekilde. Filistin meselesine dair ciddi adımlar atıyordu. Filistin’in sınırlarını belirlemeye, Arap ülkelerini bu konuda harekete geçirmeye çalışıyordu. Net ve açık bir şekilde, resmî geçit töreninde suikasta uğrayarak öldürüldü.
Benazir Butto da benzer bir kaderi paylaştı. Hindistan’ın ilk ve tek kadın başbakanı olan İndira Gandhi gibi, Butto da ülkesi adına cesur adımlar atıyordu. Pakistan'ı yöneten ilk kadın lider olarak tarihe geçti. Ölümü bile bile geldi adeta; suikasta uğramadan 10-15 gün önce bir saldırıdan sağ kurtulmuştu, ardından tekrar hedef alındı ve hayatını kaybetti.
İzak Rabin’in de İsrail’de farklı düşünceleri vardı. Özellikle Filistin’le ilgili çözüm arayışları, Oslo Anlaşması’na imza atması gibi girişimleri onu hedef hâline getirdi. Aşırı sağcı bir İsrailli tarafından miting çıkışında vurularak öldürüldü.
Bu örneklerin dışında da benzer olaylar yaşandı. Örneğin, Japonya eski Başbakanı Shinzo Abe. Uzun yıllar ülkesini yönetti, Japonya gibi suikastlara pek rastlanmayan bir ülkede sokak ortasında silahlı saldırıyla öldürüldü.
Yani, bazen bir liderin siyaseti, politik duruşu yeterli olmuyor. Bazı küresel odaklar ya da mafyatik yapılar çıkarlarına ters düşüldüğünde, o lideri ortadan kaldırma yolunu seçiyorlar. Müesses nizam dediklerimiz veya bu küresel güçler, istediklerini yapmayan, dayatmalara boyun eğmeyen liderleri hedef alabiliyor.
Tarihe damga vurmuş bu suikastların altında genelde aynı neden yatıyor: Küresel çıkarlar doğrultusunda hareket etmeyen liderlerin susturulması. Bundan sonra böyle olaylar olmayacak mı? Olabilir. Eğer bazı talepler karşılık bulmazsa, yeni suikastlar organize edilip hayata geçirilebilir. Bu nedenle devletler artık güvenlik önlemlerine çok daha fazla önem veriyor.
Yine Kolombiya’daki örneğe bakalım. En güçlü adaylardan biri, neredeyse güvenliksiz bir ortamda, park gibi bir alanda halkla buluşma gerçekleştiriyor. 15-16 yaşlarında bir çocuk rahatlıkla yanına gelip onu öldürebiliyor. Bu tür müdahaleler, ne yazık ki dünyanın birçok yerinde yaşanabiliyor.”
SON DAKİKA
EN ÇOK OKUNANLAR
Los Angeles savaş alanına döndü! Trump'tan net mesaj: Düzeni sağlamak için sert olacağız
Elon Musk geri adım mı attı? Flaş gelişme
Elon Musk'ın Trump iddiası Demokratları harekete geçirdi: Epstein dosyaları yayımlansın!
Rusya'dan Ukrayna'ya bombardıman: Ölü ve yaralılar var
Musk-Trump ittifakı tamamen yıkıldı mı?